Dijital Pazarlama ve Sosyal Medya
Dijital pazarlama; yazılı basın, radyo, televizyon ve billboardlar gibi geleneksel pazarlama kanallarından uzak yöntemlerle yani internet ortamında mobil ve diğer interaktif kanalları kullanır. Aynı zamanda Interaktif pazarlama, online pazarlama, e-marketing ve web pazarlama diye de çeşitli isimlerle de anılır. Dijital pazarlama her zaman kitlenize doğru yerde ve doğru zamanda bağlantı kurmak için vardır; yani internette. Dijital Pazarlama marka bilinci oluşturma, trafik artışı sağlama, potansiyel müşteri oluşturma veya müşteriler yaratmak amacıyla içeriklerin oluşturulmada sosyal medyadan oldukça yararlanır.
Peki sosyal medyanın günümüz çerçevesindeki konumu nedir? Yeni iletişim teknolojileri insanlara, düşüncelerini ve eserlerini paylaşacakları olanaklar yaratan, paylaşım ve tartışmanın esas olduğu bir medya sunmaktadır
Sosyal medya olarak adlandırılan bu sanal ortam, kullanıcı tabanlı olmasının yanında kitleleri ve insanları bir araya getirmesi ve aralarındaki etkileşimi arttırması bakımından önem taşımaktadır.
Yapılan araştırmalar insanların, bu sanal gerçeklik içinde gün geçtikçe daha fazla vakit harcadıklarını, bu sanal gerçeklik içinde gerçek yaşam ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştıklarını ve yine bu sanal gerçeklik içinde yeni bir dünya kurarak yaşadıklarını göstermektedir. Kimi zaman sanal dünyayla, gerçek dünya arasındaki sınırın belirsizleştiği de gözlenmektedir. Bu açıdan bakılıp, değerlendirildiğinde internetle birlikte doğan dijital pazarlamanın yine internetle birlikte doğan sosyal medyadan ayrı düşünülmesi imkansızdır. Yeni ve durmaksızın kendini yenileyen bu iki platform, doğru teknikler ve stratejilerle birbirini tamamlayan ve iyileştiren bir yapıya dönüşmektedir.
Nereden Çıktı Bu Fijital Pazarlama?
Her ne kadar ülkemizde her geçen gün dijital pazarlamaya ayrılan bütçeler artış gösterse de hala bazılarımız dijital dünyadaki gelişmelere alışmış değil. 2015 yılında IAB Türkiye’nin açıkladığı rapora göre, dijital reklam yatırımları 1.6 Milyar TL’ye ulaştı. Bir önceki yıla göre yüzde 19 artış gösterdi. Bu artış 2016 yılının ilk çeyreğinde de gösterildiği üzere bu yılın sonunda artmaya devam edecek.
Firmalar artık internete güveniyor!Son raporlarda, firma sahiplerinin mağaza açmak yerine artık E-Ticarete yöneldiğini görüyoruz. E-Ticaret sitesi kuramayan çoğu firma ise sanal pazar yerlerine yönelmekteler. Peki tüm bunlar olurken nereden çıktı bu Fijital?Dijital pazarlamacılar, tabiri caizse hiç çaktırmasalar dahi içten içe fiziksel ve sanal dünya arasındaki boşluğu doldurmak için çalışıyorlardı. Tüm bu hengamenin içinde yepyeni bir kavram doğdu FİJİTAL. Fiziksel ve dijitalin olabildiğince yakınlaşmasıyla ortaya çıkan bu pazarlama alanına Fijital Pazarlama diyoruz.Bu yakınlaşma iletişim stratejilerinin yeniden tanımlanmasına sebep olacak. Yenilikler ve güncellemelerin arasında sıkışmamak için, her iki alanda da ileri doğru hareket etmek ve standartlarınızı yüksek tutmak en mantıklısı olacaktır.
Ülkemizde Fijital olarak adlandırabileceğimiz projeler yok değil tabii ki. Getir, BiTaksi gibi uygulamaları örnek olarak gösterebiliriz. Dünyadaki büyük finans şirketleri ödeme sistemlerinde yeni modeller üretiyorlar. Örnek olarak MasterCard’ın yeni projesi MasterPass’i inceleyebiliriz. Tüketici fiziksel ya da sanal mağazada gördüğü ürünün ödemesini mobilden yapıyor.Bazılarımıza korkutucu gelebilir hatta “Ben Robot” filminden sahneler gözünüzün önünden geçebilir fakat sonuç olarak şunu söyleyebiliriz; sanal gerçeklik artık sokakta!
Kaç Dakika da Bir Sosyal Medya Hesaplarınızı Kontrol Ediyorsunuz?
Kaç dakika arayla sosyal medya hesaplarınızı, cep telefonunuzu ya da e-posta kutunuzu kontrol ediyorsunuz, hiç düşündünüz mü? 10 dakika? 5 dakika? Hayır hayır, bu süre sandığınızdan çok daha kısa…Konuyla ilgili araştırmalar sanal mecralardaki bağlantı kontrolünün bir buçuk dakikaya kadar düştüğünü gösteriyor. Evet, yani sadece 90′a kadar sayıp Facebook’taki ikonların kırmızı kırmızı yanıp yanmadığına bakıyor, e-postalarımızı kontrol ediyor, takip ettiğimiz Twitter fenomeninin attığı tweet’i okuyor, Instagram’dan arkadaşımızın şu anda hangi yemeği yemek üzere olduğunu öğreniyor, sevgilimizin hangi mekanda olduğunu anlıyor ya da telefon ekranımıza bakıyor, beklentimiz varsa da bir umut tuş kilidini açıp bildirim olup olmadığından iyice emin oluyoruz.
Tabii bu sırada işleri bekletiyor, yemeğimizi soğutuyor, yan masadaki arkadaşımızın söylediğini duymuyor; kısacası zamanı durduruyoruz. Çünkü aynı anda sadece ama sadece tek bir şeyi yapabiliyoruz.
Sosyal Medyayı Birde Fotoğrafçılardan Dinleyin
Bu yıl 3’üncüsü düzenlenen Uluslararası Bursa Fotoğraf Festivali (Bursa FotoFest) kapsamında düzenlenen ‘Sosyal medyada görsel bir dil olarak fotoğraf’ konulu panelde, fotoğrafın uzmanları sosyal medyanın iş alanında sağladığı imkânları ve geleneksel medyayla arasındaki ilişkileri konuştu. Bursa’yı fotoğraf sanatının merkezlerinden biri haline getiren 3. Bursa FotoFest, Atatürk Kongre Kültür Merkezi’nde (Merinos AKKM) tüm hızıyla devam ediyor. Hüdavendigar Salonu’ndaki ‘Sosyal medyada görsel bir dil olarak fotoğraf’ konulu panelin moderatörlüğünü Zaman Gazetesi Fotoğraf Editörü ve Bursa FotoFest küratörlerinden Selahattin Sevi yaptı. Sosyal medyanın artık herkesin kullandığı bir yöntem olduğunu söyleyen Sevi, geleneksel medyanın yetmediği yerde kurtarıcı olarak görülen sosyal medyanın aslında birçok manipülasyonun da ana kaynağı olabildiğini belirtti. Fotoğrafın ise üzerinde çok tartışılan konuların başında geldiğini ifade eden Sevi, sosyal medyayı iş platformu gibi görenlerin olduğunu, bunun yanında geleneksel medyaya da alternatif olabileceğini vurguladı. Sosyal medyada foto muhabirliği Sosyal medya araçlarından Instagram’da 463 bin kişi tarafından takip edilen ve fotoğrafları anında binlerce kişi tarafından beğenilen Fotoğraf sanatçısı Mustafa Seven, 17 yıl yaptığı gazeteciliği bir süre önce bıraktığını ancak foto muhabirliğini sürdürdüğünü söyledi. Bu sürede Instagram’ı keşfederek işlerini burada paylaşmaya başladığını dile getiren Seven, 3 yıl önce kurulan Instagram’ın bir yıl önce bir milyar dolara Facebook tarafından satın alındığını ve 250 milyon civarında aktif kullanıcısı olduğunu hatırlattı. İşlerini özgürce yapabildiği için huzurlu olduğunu belirten Seven, sosyal medyayı aktif ve iş olarak kullandığını anlatan Seven, “Gazetede çalışmadığım için bir gelirim yok. Instagram üzerinden foto muhabirliğini yapınca takipçi sayısının yüksekliğine bağlı olarak reklam ajanslarının, yurtdışı bağlantılı haber ajanslarının ve galerilerin dikkatini çektim. Şuan çok sayıda yurtdışına kitap kapağı yapıyorum. Buna benzer kaynaklardan hayatımı rahatlıkla geçindiriyorum. Gayet memnunum” dedi. Facebook’u tercih ediyorum Fotoğraf editörü Yumi Goto ise Bursa’da bulunduğu için mutlu olduğunu ifade etti. Sosyal medyada en çok Facebook’u kullandığını anlatan Goto, çalıştığı kitap firmasının uluslararası fotoğraf sanatçılarıyla iletişime geçip çalışmasını istemesi üzerine Facebook’tan yararlandığını aktardı. O zaman birçok fotoğrafçının Facebook’u kullandığını farkettiğini dile getiren Goto, sosyal medyanın fotoğrafçıları bir araya getiren büyük merkez haline geldiğini ifade etti. İşlerini bu sistem üzerinden yürüttüğünü, konularla ilgilenen birçok insanla tanıştığını söyleyen Goto, “Facebook, kişisel hedeflerimi de tamamlıyor. Facebook üzerinden iş alan birçok arkadaşım var. Bu tarz kullanabilir ve imkanlar oluşturabilirsiniz. Sosyal medya üzerinden bende bazı sergiler ve festivaller için teklifler alıyorum. Hatta yeni yetenekler de keşfediyorum. Dezavantajı ise fotoğrafınızı Facebook’ta yayınladığınızda herkes onları alabilir ve istediği şekilde kullanabilir. Özel çalışmalarınız hasar görebilir. Ama yine de Facebook’u kullanmayı tercih diyorum” diye konuştu. Sosyal medya sayesinde yardımlar ulaştı Fotoğraf editörü Abdurrahman Antakyalı da 1989 yılında başladığı gazetecilikte birçok büyük değişime tanık olduğuna değindi. Eskiden fotoğrafı yönetmekte sıkıntı olmadığını, paylaşmakta zorlandıklarını anlatan Antakyalı, internetle beraber kıtlıktan gereksiz bolluğa geçiş olduğunu kaydetti. İlk kez karşılaştıkları böyle bir olay üzerine katı kurallarla güven mekanizması oluşturduklarını belirten Antakyalı, o dönem sosyal medyayı tehdit olarak algılamalarına karşın ciddi bir istihbarat kaynağı olduğunu da sözlerine ekledi. Editörlerin reflekslerini değiştirdiğini, sosyal medyayı etkin kullanan editörlerin kurumlarını yücelttiğini söyleyen Antakyalı, “Sosyal medyada kendini ifade edebilme, farklı kaynaklardan bilgi edinme süreci bizi mutlu etti. Ancak kontrol süreci hala bizler için sıkıntı. Sosyal medyanın geleneksel medyaya alternatif olduğunu da kavradık. Mesela fakir bir aileyle ilgili fotoğraf çalışması yapmıştım. Bunu çalıştığım kurumda yayınlatamadım. Bende fotoğrafları Facebook üzerinde paylaştım. Kısa sürede aileye maddi ve iş konusunda yardımlar ulaştı. Sosyal medyada ilgi görünce televizyonlar da haber yaptı. Ben sosyal medyada para kazanmadım ama gördüğümüzü paylaşarak insani sorumluluğu yerine getiriyorum” dedi.
Bir Bakın Seocular Bir Şey Anlatmaya Çalışacağız
Konu SEO’ya geldiğinde her kafadan bir ses çıkar. Ancak en doğru SEO, dürüst ve ziyaretçilerinizin yararına yapılan iyileştirmelerle gerçekleştirilebilir.Arama motoru algoritmalarında herhangi bir değişiklik olduğu an, verilmesinin önüne geçemedi.SEO endüstrisinin karamsar kesimi (ve SEO’nun gerçek anlamının ne olduğunu anlamayan kesim) SEO’nun artık öldüğünü söylemekte bir dakika bile gecikmezler. Son zamanlarda algoritmalarda gerçekleşen bazı değişiklikler de bu tip “yanlış alarmların”canlı olduğunu ve hatta gün geçtikçe daha fazla yaşam enerjisi kazanmaya devam ettiğini ve insanların arama motorlarını kullanmaya devam ettikleri sürece SEO’nun da varolmaya devam edeceğini söylememe izin verin.Google son zamanlarda düşük kaliteli ve spam içeriğe sahip ve şu ya da bu şekilde link satın almış ya da Google’ın kurallarına karşı gelen eylemlerde bulunarak kaliteli arama sonuçlarının belirmesine engel olan web sitelerini cezalandırıyor. İnternet üzerinde Google Panda Güncellemesi sonucu sitelerinin ne derecede etkilendiğini anlatan bloglarla dolu.Bazı insanlar bu güncellemenin SEO’nun artık işe yaramayacağını belirtti. Ancak bana soracak olursanız eğer arama motorlarındaki sıralamarın değişmesi web sitesi sahiplerini bu denli etkiliyorsa, bu durum oganik aramanın tüm çevrimiçi pazarlama (online marketing) senaryoları üzerindeki son derece önemli etkisini kanıtlamaktadır. Organik aramadaki sıralamanızın iyi olmasını istiyorsanız, sitenizin optimize edilmiş olması gerekmektedir. Bu sebepten ötürü de SEO oldukça gereklidir.Ocak 2011′de yapılan aşağıdaki araştırma, insanların arama motorlarının sonuçlarına ne derecede önem verdiğini kanıtlar nitelikte.Google arama motoru sonuç sayfalarının kalite standartlarını yükseltti, bu sebeple Google Panda Güncellemesi sonucu şirketin kaliteli sıralama (ranking) faktörlerine uymayan siteler etkilenmiş oldu. Geriye kalan siteler ya hiç etkilenmedi, ya da sadece belli başlı bazı anahtar kelimelerde sitelerinin sıralaması önemli ölçüde geriledi.Google sosyal sonuçları arama motoru sonuçlarına entegre etmeye başladığında, sosyal medyanın alışılagelmiş arama motoru kavramının yerini aldığını öngören ve buna inanan kesimler, SEO’nun da bu değişiklik ile birlikte sonunun geldiğini savunmuşlardı.Arama kavramı, sosyal içerik tarafından “desteklenmektedir”, sosyal medya aramanın yerini almamaktadır. Sosyal medya ve diğer kullanıcılar tarafından oluşturulan içerik ve sosyal medya, aranan terimleri içeren konulara ait görüş ve fikir desteğinde bulunmaktadır.Bundan dolayı optimize edilmiş web siteniz sizin o konu ile ilgili ne düşündüğünüzü yansıtırken, sosyal medya insanların sizin hakkınızda ne düşündüğünüzü yansıtmaktadır. Hem sosyal medya içeriği hem de sizin sitenizin içeriği birbirleri ile uyumlu olduğunda, bundan elde edilecek kazanımlar son derecede yüksektir.Arama motorları sürekli arama sonuçlarının kalitesini arttırmaya yönelik girişimlerde bulunmaktadır. Bu sebepten ötürü arama motorları üzerindeki sıralamanızın sitenize etkisi de sürekli değişiklik gösterecektir.SEO’nun anlamı, sitenizi arama motorlarının sıralama faktörlerine ve normlarına adapte ederek sitenizin arama motorları üzerindeki bulunurluğunu arttırmaktır. Bu sebepten ötürü SEO’ya olan talep daha önce hiç olmadığı kadar önemli ve gereklidir.Search Engine Journal yazarı Bharati Ahuja‘ya göre SEO henüz ölmedi ancak SEO’nun gün geçtikçe daha zorlaştığı ve online marketing senaryolarındaki gerçek yerini bulduğu doğrudur. SEO henüz ölmedi ancak olgunlaştı ve gelişti. Web varlığının yanısıra kaliteli içeriğe sahip web sitelerini gerektirmektedir.
11 Altın Örümcek Web Ödülleri Sonuçları
21 Haziran 2013 tarihinde düzenlenen 11. Altın Örümcek Ödül Gecesi’nde Jüri Değerlendirmeleri sonucunda belirlenen ilk 3 site ve sadece Halkın Oyları ile belirlenen Halkın Favorileri açıklandı. Bakın kimler ne almış…Bu yıl 11. düzenlenen Altın Örümcek Web Ödüllerinde bakın hangi ajans hangi işi ile ödüle layık görülmüş. Şimdi burada olmayabiliriz, olanların başarısını takdir ediyoruz ama bu olmayacağımız anlamına gelmez:) 11. Altın Örümcek Sonuçları21 Haziran 2013 tarihinde düzenlenen 11. Altın Örümcek Ödül Gecesi’nde Jüri Değerlendirmeleri sonucunda belirlenen ilk 3 site ve sadece Halkın Oyları ile belirlenen Halkın Favorileri açıklandı.
Twitter’da birden fazla fotoğraf yükleyebilir, arkadaşlarınız tagleyebilirsiniz!
Bugüne kadar, Twitter’da bir tweet’te sadece bir tane fotoğraf paylaşabiliyorduk. 26 Mart’ta eklenen yeni özellikler ile artık çoklu fotoğraf paylaşımı Twitter için mümkün.
Sosyal medya kullanımında Facebook’u takip eden twitter’ı aktif kullanır ve karakter kotasına fotoğraf paylaşım sayısına aldırmayız. Fakat Twitter’ın yeni yeniliği ile 4 fotoğrafa kadar paylaşım yapabiliyor ve arkadaşlarımızı tagleyebiliyoruz. Bu kararın Twitter kullanıcılarının çok hoşuna gideceği su götürmez bir gerçek. Artık bir tweet ile tek seferde 4 farklı fotoğraf paylaşabilirsiniz. Eklenen fotoğraflar, 4 parçadan oluşan kolaj gibi görünüyor. Fotoğraflardan birinin üzerine tıklandığında ise, fotoğrafın tam boyutu görülebiliyor. Aynı zamanda, fotoğraflarınızı 10 kişiye kadar tagleyebilirsiniz de; bunun için “Fotoğraftaki kim?” yazısına dokunup, eklemek istediğiniz kişinin adını yazmaya başlamanız yeterli. Arkadaşlarınızı taglerken, 140 karakterinizi dert etmenize gerek yok; çünkü herhangi bir azalma olmuyor. Twitter arkadaşlarınızı taglediğiniz zaman, onlara bildirim gidiyor ve onlar da fotoğrafta taglenmeyi isterlerse kabul edebiliyor, istemezlerse de kaldırabiliyorlar. Hoşlanmadığınız fotoğraflarda taglenme ihtimalinize karşın, Ayarlar ve Gizlilik kısmından taglenme seçeneklerinizi gözden geçirebilirsiniz.Tek tweet ile çoklu fotoraf paylaşma özelliği, şimdilik sadece iPhone için geçerliyken; Twitter, kısa zaman içinde Android ve Twitter.com için de aynı özelliğin geçerli olacağını duyurdu.
Reklamını Yaptığınız Markaya Kullanıcıları Bağlamanın Temel Yolları
Şubat ayında Campaign Türkiye’nin sayfasında okuduğum verimli bir yazı. Markanıza kullanıcıları bağlamanın en etkin yolları..
insanlar mantıksal sebeplerden bir şeyler satın almaz. Duygusal sebeplerden ötürü satın alır. %100 her zaman işlemese de genellikle böyledir. Şimdi mashable‘da da yayınlanan, kullanıcıları markaya bağlamanın 6 yolunu anlatan infografiği yorumlayalım:
1. Müşteri hizmetlerini çok iyi inşaa etMüşteri hizmetleri çok önemli. %73′lük bir kitle bu hizmetin iyi olması durumunda markaya bağlanıyor. Satın almaların %70′i bir sorun halledilirken müşterinin nasıl hissettiğiyle doğru orantılı. %55′i daha iyi bir müşteri deneyimi için daha fazlasını ödemeye razı. %89′u ise kötü bir müşteri hizmetleri deneyiminden sonra alışverişi bırakmayı tercih ediyor. Hakikaten müşteri hizmetleri tatmin edici olmayan bir markadan alışveriş yapmak kulağa çok zor geliyor.
2. Tasarıma önem ver, tüm görsel varlıkların modern görünsünSatın alma kararlarının %90′ı görsel faktörlerden etkileniyor. Renk, markanın tanınırlığını %80 artırıyor. Yani belirli bir renk ile özdeşleşmeyi başarabilen markalar hafızalarda kolayca yer kazanabiliyor.
3. Kaliteli içerik üret. Content Marketing’e önem verİlgi çekici content markaların sosyal medyada takip edilmesi için ilk 3 neden. B2B yani hedef kitlesi şirket olan markalar blog iletişimi yaparak, bu iletişimi yapmayan markalara göre %67 ile pazarda daha söz sahibi olabiliyor. Twitter kullanıcılarının %67′si, takip ettikleri markalardan alışveriş yapmaya daha yakın. Burası çok önemli: Müşterilerin %70′si marka ile ilgili haberleri, yenilikleri vs. reklam ile değil yazılar (content) ile almayı talep ediyor.
4. Duyguları gıdıkla, harekete geçirTekrar yazıyorum: Zihninizi fetheden bir marka davranış oluşturur. Kalbinizi fetheden bir markaysa bağlılık oluşturur. Satın alma deneyimlerinin %75′i duygulara hitap etmekten geçiyor.
5. Söz ver ve o sözü tut. Muhtar Kent’in bir sözü vardır. “Marka olmak tüketiciye bir söz vermektir, iyi marka olmak ise tüketiciye verilen sözü tutmaktır”Müşteri sadakati, tek bir satıştan tam 10 kez daha değerlidir. Sadakat yaratabilmek, bu bağı kurabilmek önemlidir.
6. Feedback’lere teşvik et ve dinle. Bill Gates diyor ki: En mutsuz müşterileriniz ”learning” için en iyi kaynaktır. Yani en mutsuz müşterilerinizden hem markanız hem o konu üzerinden bilgi alabileceğiniz en iyi kaynaktır.
Spotify Kullanıcıları Bu Tasarımı Çok Beğenecek
Geçtiğimiz Eylül ayında Türkiye’de de hizmet vermeye başlayan popüler müzik platformu Spotify tasarımını baştan aşağıya yenilediğini duyurdu. Siyah rengin hakim olduğu yeni tasarım değişen tipografisi ve daha yuvarlak simgeleri ile tamamen farklı bir görünüm sunuyor.
Bünyesinde 20 milyondan fazla şarkı barındıran müzik servisinin yeni tasarımı sevdiğiniz müziklere erişmenizi kolaylaştırmayı amaçlıyor. Nitekim koyu renkli tema ve yeni arayüz içeriklerin öne çıkmasını sağlıyor. Spotify tasarım değişikliğinin yanı sıra bazı yeni özellikler de kazanmış durumda. Şirketin 2012 yılında “Collections” adıyla sunduğu müzik yönetim özelliği, artık “Your Music” (Müziğiniz) olarak güncellemede yer alıyor. Müziğiniz özelliği sayesinde kullanıcılar kendi isteğine göre müzik koleksiyonunu daha kolay kaydedebiliyor, düzenleyebiliyor ve göz atabiliyor. Yapılan açıklamaya göre Spotify kullanıcıları geri bildirimlerinde daha koyu renkte bir arayüz tercih ettiğini dile getirmiş. Sonuç olarak ortaya siyah ton ağırlık bir tasarım ortaya çıkmış. Spotify’ın yenilenen tasarımı ile “Müziğiniz” ve güncellenen “Gözat” bölümleri bugünden itibaren kademeli olarak iPhone, masaüstü ve web platformlarına sunulacak.
Wireless Olmadan Bağlantısız Kalmaktan Bıktıysan
Geçtiğimiz Eylül ayında Türkiye’de de hizmet vermeye başlayan popüler müzik platformu Spotify tasarımını baştan aşağıya yenilediğini duyurdu. Siyah rengin hakim olduğu yeni tasarım değişen tipografisi ve daha yuvarlak simgeleri ile tamamen farklı bir görünüm sunuyor.
Bünyesinde 20 milyondan fazla şarkı barındıran müzik servisinin yeni tasarımı sevdiğiniz müziklere erişmenizi kolaylaştırmayı amaçlıyor. Nitekim koyu renkli tema ve yeni arayüz içeriklerin öne çıkmasını sağlıyor. Spotify tasarım değişikliğinin yanı sıra bazı yeni özellikler de kazanmış durumda. Şirketin 2012 yılında “Collections” adıyla sunduğu müzik yönetim özelliği, artık “Your Music” (Müziğiniz) olarak güncellemede yer alıyor. Müziğiniz özelliği sayesinde kullanıcılar kendi isteğine göre müzik koleksiyonunu daha kolay kaydedebiliyor, düzenleyebiliyor ve göz atabiliyor. Yapılan açıklamaya göre Spotify kullanıcıları geri bildirimlerinde daha koyu renkte bir arayüz tercih ettiğini dile getirmiş. Sonuç olarak ortaya siyah ton ağırlık bir tasarım ortaya çıkmış. Spotify’ın yenilenen tasarımı ile “Müziğiniz” ve güncellenen “Gözat” bölümleri bugünden itibaren kademeli olarak iPhone, masaüstü ve web platformlarına sunulacak.